FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 26 Kasım 2024 31 Görüntüleme

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 60

Kopuk Veli, Gülnar’dan Mut’a göçer gelir. Bir bakar, kimileri arabayla Mersin’e gidip dökme portakal, şu bu doldurur gelir, pazarda satar. Bir gün kendisi de “Kumarcı Mehmet’in” arabasını tutar, çadırı da var, gider Mersin’e, dökme portakal doldurup getirir. Cumhuriyet Alanına, sıra dükkânlarının öne durur. Belediyeden de bir kişi gelip, “sen kimsin, ne yapacaksın burada” diye sormaz. Günlerden Cuma, çadırı serer, döker portakalı. Bir toplu kantar, bir de kantar sırığı, başlar portakalı satmaya.
Akkulak Mustafa da Zabıta Müdürü. Gelir:
“Bu neci burda?”
“Portakal. Görmüyor mu gözün?”
“Nöğüreceksin bunu burda?”
“Satacam.”
“Satamazsın burada, hemen kaldır bunu! Dee pazar yerine götür.”
“Müdürüm, ben bir kere döktüm bunu buraya, cezam neyse çekecem, satacam bunu burada.”
“Satarım, satamazsın!..” Akkulak Mustafa biraz sert, Gopuk Veli biraz inat. Bu kez Akkulak Mustafa (o yıllarda poşet filan yok daha) bir kağıt torbaya çürüğündün çarığından birkaç portakal koyarak soluğu hastanede alır. Hastane Müdürüne varır, gösterir portakalları:
“Müdürüm bunlar yenir mi?”
“Yenmez.”
“Öyleyse “yenmez” diye bir yazı yazıver de içine katıver.”
Belediyenin de bir traktörü var, çağırır traktörü, işçileri de çağırır, traktöre küreklerle portakalı yüklemeye başlarlar. Tam o sırada Gopuk Veli, kantar sırığını Akkulak Mustafa’nın boynunun tösüne yapıştırır. Süsüle kalır yere Akkulak Mustafa.
“Gopuk Veli biriyle kavga etmiş” diye olay hemen duyulur. Kimisi akraba, kimisi Gülnarlı, soluğu olay yerinde alırlar. Belediye işçileri korkudan kenara çekilmiş, sanki orada bir Azrail var varanı yutacak, Gopuk Veli kantar sırığına dayanmış, portakalın başında dikilip durur, yanına kimse yaklaşamaz…
O sıra da da Yargıç Hüseyin Gülnarlı ya, akrabanın birisi doğru onun yanına gider, “Başımızda böyle böyle bir iş var” der.
Yargıç Hüseyin Ceylan yardımcısını da alarak doğru olay yerine gelir. Akkulak Mustafa da bir kat doğrulur. Belediye Başkanını da çağırtır yargıç:
“Neden bu adama doğru dürüst bir yer göstermediniz?”
Hastane Müdürünü de çağırır:
“Bu portakala “yenilmez” diye nasıl rapor verdiniz?”
“Efendim ben kese kâğıdındaki portakala rapor verdim.”
Herkese bir suç yükler. Gopuk Veliyi de çağırır:
“Bu adam senin amirin, niye karşı geldin?” Onu da suçlar.
“Ya hepiniz hakkında karar vereceğim, ya da barışacaksınız.”
Hepsi birbirine sarılarak olay tatlıya bağlanır.

Tema Tasarım | Osgaka.com