FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 28 Ekim 2024 43 Görüntüleme

YÖRÜK TORUNU DA KEÇİLERİ GÜDER

Geçtiğimiz günlerde Yörük Havva Abamı ziyaret ettim. Kızı Elif, torunları Havva, Helim bir arada Yörük yaşamı devam ediyor. Orman sahası içinde iki yurtları var. Kışlık yurt, yazlık yurt. İkisi arasında yaklaşık 1 km. bir uzaklık var. Pınar suyu ve meşkinin suyu onların can simidi.
Oğlu İbrahim evlenmiş, bir torun da onun var. O artık evi ayrılmış, haftada bir gelip şehirden eksikliklerini tamamlıyor. Süt, peynir satılıyor, küspe getiriliyor. Su yetmediğinde tank ile su getiriliyor.
Artık Havva Abam davar peşinde koşmuyor. Evin bekçisi, kızı Elif ve okuldan gelince torun Havva ve Helim… Onlarda bir ucundan davar peşinde koşmaya başlamış. Hem davar güdüyor, hem de yanında çantasında taşıdığı kitaplarını okuyor. Taşımalı öğrenci. Sabah gidiyor. İkindin saat 15.00’de evde. Her gün 30 km. okul yolu, iki saat yolda geçiyor.
Sonra çobana yardıma gitme. Ya da davar dağın ucunda gözükünce koşup karşılama, onları çevirip ağıla sokmak lazım. Artık çocuklar da hayal kurmaya başlamış. Hedef koyuyorlar. Ya okuyacaklar bir şeyler olacaklar ya da Dedenin, Ebenin yaptığı işi yapacaklar. Davar peşinde koşmaya devam edecekler.
Yörüğün iş tanımında 7/24 çalışma saati var. Her saat bir şeyler olabilir. Dağlardan kurt iner, köpekler bağırmaya başlar. Tüfek alınır, ağıla koşulur. Bazen kurt köpeği parçalar, bazen de köpekler kurdu parçalar. Bir bakarsın bir oğlak parçalanmıştır. O gün günleri kararır. Evde bir üzüntü başlar. İnler ve ağıl. Hemen altında Yörük çadırı. Orman sahasına geçici de olsa, kalıcı ahır yapmak yasak. Ancak yörük çadırı ve ağıl içinde barınak yapılır.
Yörük çadırında güneş paneli hala devam ediyor. Yerel yönetimler bazen onlara güneş panelleri hediye ediyor. Onların sevincine doyum olmuyor. Gündüz buzdolabı, yayık, gece aydınlatma ve televizyon çalışıyor. Eh ağıla da birkaç lamba koyabilirse ne ala.
Havva Abamı ziyarete gittiğimizde sıkma yapılır. Bu kez kısır yapalım dediler. Setik sıcak su ile ıslandı, domates, biber kurusu ve soğan, domates oğuldu, sonra lahana, salatalık ne buldularsa yanına kondu. Bu arada közde çay pişti, demini aldı.
Sohbet koyulaştı. Zorluklar devam ediyordu. Ama Yörük yaşamı sağlık getiriyordu. Dizler ağrısa da, beller ağrısa da her sabah davar ağıldan çıkarılacak; bellerde, koyaklarda güdülecek. Pelit, piynar ve yağmur ile ortaya çıkan otlar. Yayılım iyi olmazsa gelince saman, küsbe önlerine atılacak. Özellikle süt için küsbe takviyesi şart olmakta.
Yeğenim Elif davarların daimi çobanı. O dağlara vurunca, onlarla konuşuyor. Meşe, çam, piynar ağaçları, boz kayalar, beller onun yoldaşları. Onlarla dertleşiyor. Kuşlar üstünden uçuyor. Köpek geliyor, onun elini yalıyor. Ona mel mel bakıyor. O konuştukça gülümsüyor. Ara sıra sesler çıkarıp, kuyruk sallayarak uzaklaşıyor. Köpek sürüden ayrılan keçilerin önünü kesip, onu sürünün içine sokuyor. Sonra gelip, yılışıyor.
1975 yılında Bingöl’de Beritan Aşiretini ziyaret etmiştim. Onlarla birlikte göçen öğretmenler vardı. Onların çocuklarını eğitiyordu. Yörük çadırları yanında okul diye levhası vardı. Yanlarında kitaplar da götürüyorlar, isteyene emanet kitap da veriyorlardı. O çocuklardan öğretmen, avukat olanlar ile tanış oldum. Onlar Yeşil Ovacık’ta Sarı Geçili yörük çocuklarını nasıl özel eğitim verdiklerini gördüm.
Yörük yaşamı devam etmeli, ama onların çocukları da eğitim den uzak olmamalı. Keçi, koyun ile o kadar içiçe olan çocuklar yarınlarda neden veteriner olmasın; tekniker, teknisyen, mühendis olmasın. Kendi keçilerinin aşısını neden yapmasın. İşte ben de o Yörük çadırında Helim okumuş, veteriner olarak görmek diledim.

Tema Tasarım | Osgaka.com