Geçtiğimiz yıl Mut’ta; toplam 77 bin 800 dekar alanda üretimi yapılan, 250 bin ton rekolteyi bulan ve bu rekoltenin 100 bin tonu ihracata giden, coğrafi işaretli Mut Kayısısı’nın kilosunun iki günde 60 liradan 5 liraya kadar ani düşüşü üreticilerin tepkisine yol açmıştı.
Kayısı sezonu öncesi, geçen sezonun değerlendirmesi ve daha verimli bir sezon geçirilmesi amacıyla İlçe Kaymakamlığı’nca toplantılar düzenlendi, kararlar alındı. Alınan kararlar; sektör temsilcileri, yurttaşlar, üretici ve çiftçiler arasında tartışmaları da beraberinde getirdi. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce toplantıda alınan kararların yayınlandığı yazı, sosyal medya ortamında çok sayıda etkileşim ve yorum aldı. Yapılan yorumlarda alınan kararlara itirazlarını dile getiren üreticiler, lehlerine karar alınmadığı yönünde tepki gösterdiler.
Ardından dün, Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği (AKİB) koordinasyonunda “Taze Kayısı Üretim ve İhracatını Değerlendirme Toplantısı” gerçekleştirildi. Beklentinin oldukça yüksek olduğu toplantıya; Ticaret Bakan yardımcısı Ö. Volkan AĞAR, Mersin Valisi Hamza PEHLİVAN, Mut Kaymakamı İhsan AYRANCI, Mut Belediye Başkanı Murat ORHAN, AK Parti MKYK Üyesi Mustafa SEVER, AK Parti Mut İlçe Başkanı Fatih ÜNVER, AKİB – YMS Başkanı Ferhat GÜRÜZ, İl Tarım ve Orman Müdürü Erdem KARADAĞ, Mut İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ekrem BAYIR, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa ÇAKIR, Mut Ziraat Odası Başkanı Muharrem YILMAZ, Mut Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şahin SEZER, sektör temsilcileri ve üreticiler katıldı.
Biz de nelerin olup bittiğini, nelerin eksik veya fazla olduğunu işin uzmanına sormak istedik ve konuyu Mut Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı, Gülsüm Kevser MUT’la konuştuk. Gülsüm Kevser MUT konuyu siz değerli okurlarımız için derleyip toparladı.
İbrahim ARI: Gülsüm Hanım, dün gerçekleştirilen “Taze Kayısı Üretim ve İhracatını Değerlendirme Toplantısı”nı nasıl buldunuz?
Gülsüm Kevser MUT: Dünkü toplantı güzeldi ama eksikti; yapılan her toplantıdan bir sonuç bildirgesi çıkması beklenir. Mut’ta yapılan toplantılar genellikle yapıldığı ile kalıyor maalesef. Öncelikle Mut halkı olarak ne istediğimizi bilmiyoruz, bunu kabul etmemiz gerekir.
Dün, bir komisyon oluşturulup konunun değerlendirilmesi sonucu çıktı, diyebiliriz. Vali bey bunun talimatını kaymakam beye verdi. Ancak, o komisyonun içerisinde üretici tarafı da olmalı. Üretici tarafı Ziraat Odası ve Kooperatifler olmalı. Ziraat Odası’nın üreticiyi tam anlamı ile temsil edebileceğini düşünmüyorum, görev alanı da değil zaten, asıl muhatap kooperatif olmalı. Komisyon çalışması sonucunda somut adımlar atılacağı umudunu taşıyorum. Eksiklilerden biri de şuydu; taban fiyat tespitinin yapılması. Bunun için de bir komisyon oluşturulup bilimsel yöntemlerle maliyet hesaplanmalı ve hangi fiyatın altına inilemeyeceği belirlenmelidir.
İbrahim ARI: Sizden, kayısı sezonu öncesi sektörel sorunlar hakkında genel bir değerlendirme yapmanızı rica ediyorum.
Gülsüm Kevser MUT: Burada artıları ve eksileri olan üç taraf var; üretici, komisyoncu ve ihracatçı. Bunları ayrı ayrı ele almak gerekir.
*Üretici: Sadece para kazanmak istiyor, doğal olarak. Ama kendini de geliştirmiyor. Hasat yapmayı bilmiyor, fazla ilaç kullanıyor. Hasat eğitimi düzenleniyor, gitmiyor mesela. Ürünü tanımıyor, kulaktan dolma, sürü psikolojisi ile hareket ediyor. Ürününün hikayesini bilmesi gerekiyor. Ürün alışverişinde belge düzenini bilmiyor. Bu sorunlar Ziraat Odası tarafından ve İlçe Tarım Müdürlüğü ve vergi dairesi tarafından giderilebilir. Ancak, birlikte hareket etme bilincini ve kültürünü geliştirmemiz gerekiyor.
*Komisyoncu: Komisyoncu üreticinin teminatıdır. Tanımına bakarsak, üreticinin ürününü en iyi şekilde pazarlaması için oluşturulmuş bir kurumdur. Bilerek veya bilmeyerek bizim bazı komisyoncularımız bu tanıma maalesef uymuyor. Sistemleri yok çünkü. Biribirleri ile rekabet edeceğiz diye üreticilere taviz vermek zorunda kalıyorlar. Taviz vermemeleri gerekir. Ayrıca birçoğu ticari etikten yoksun; ödeme gecikiyor, müstahsil makbuzu verilmiyor. Halde fiyat tabelası yok. İşlerine geldiği gibi davranıyorlar. Ancak, komisyonculara da ihtiyaç var; değilse ürün havada kalır. Etik olarak ve ticari olarak eğitimlerden geçmeleri ve yaptırımları olması gerekiyor. Bunu Mersin Büyükşehir Belediyesi yapabilir. Komisyon dükkanı verilirken iyi incelemeleri gerekiyor. İşini iyi yapmayan üreticiyi mağdur edenleri halden çıkarmaları gerekiyor.
*İhracatçı: İhracatta para peşin gelir. Para gelir mal yola çıkar. Peki, üreticiye neden geç yansıyor bu? İhracatçıların bazıları da bu peşin para ile başka ticaretler döndürüyorlar. Komisyonculara ileri vadeli çek veriyorlar. Bu durumda komisyoncu da biraz sallıyor, olan üreticiye oluyor. Bir de, ihracatçı kaçar korkusu var. Adamlar bir gün mal almıyor, kayısı fiyatı yerlere düşüyor. Adamlar bunu çok iyi biliyorlar ve yıllardır bu durumu kullanıyorlar. Sağlam ve dürüst ihracatçılar gelmesi lazım Mut’a. Sağlam ve dürüst olmayan ihracatçıyı halden içeriye sokmamak gerekir ama bunun için alternatifleriniz olmalı…
Ancak bu 3 tarafta çok kıymetlidir bunu belirtmek lazım. Eksiklikler giderilirse, birbirine ihtiyaç duyan bu sektörlerin hepsi kazanır. Literatürde “Kazan Kazan” ilkesi vardır. Bu herkesin kazandığı bir sistematiktir. Bu felsefe ile olaylara yaklaşmak gerekir. Bir üreticinin hatası bütün üreticilere zarar verebilir. Kendi otokontrol mekanizmamızı yaratabiliriz ve uygulayabiliriz.
İbrahim ARI: Alternatiflere bir örnek verebilir misiniz?
Gülsüm Kevser MUT: Örneğin kooperatifler direkt ihracat yapabilmeli. Mut’tan ihracatçı çıkmalı, bunu Ticaret Odası üyelerine destek olarak, teşvik ederek, bölgesel kalkınma hareketi başlatarak sağlayabilir.
İbrahim ARI: Size göre sektörün başka hangi sorunları var?
Gülsüm Kevser MUT: Her şey eğitim, tarımsal reform, bilinçlenmek ve bol bol soğuk hava deposu yapmak. Mut’a soğuk hava depoları şart, ihracatçı ürünü almazsa soğuk havaya koyabilmeliyiz. Toplantıda meysu fabrikası istendi ama şunu düşünün mesela bu yıl hiç meysu ürünü çıkmazsa veya az çıkarsa bu yatırım çöpe gider. Çünkü biz sofralık kayısı üretiyoruz, sanayi tipi kayısı üretmiyoruz. Ne zaman ki, sanayi tipi tonajlı, tek tip ürüne geçilirse o zaman meysu fabrikası anlamlı olur. Fakat meysu fiyatı da dip fiyatı belirler. Meysu fiyatını maalesef Mut dışı tüccarlar belirliyor. Burada da Ticaret Odası konuya el atabilir ve meysu alımı yapan devasa firmalarla üretici lehine masaya oturabilir.
İbrahim ARI: Üretici parasını neden hemen alamıyor, buradaki sorunun kaynağı nedir?
Gülsüm Kevser MUT: Üretici müstahsil makbuzunu alırsa parasını da kolaylıkla alır. Resmi bir evraktır, senet yerine geçer ve 15 gün içerisinde ödenmesi gerekir. Bazı komisyoncular bu makbuzu bilerek düzenlemiyor, vergiden kaçınmak için. Maliyenin de sıkı çalışması gerekiyor. Komisyoncu makbuzu düzenlemese bile %13 komisyon kesiyor, yazık, çok yazık değil mi?
Bakın şimdi, vergi usul ve katma değer vergisi kanununa göre mal ve hizmet tesliminde belge alıp vermek mecburidir. Yani kayısıyı komisyona bıraktığınız zaman vergisel ve ticari boyut başlamış oluyor. Vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş oluyor. Çiftçi bunu bilmiyor, belge düzenini bilmesi ve müstahsil makbuzunu alması gerekiyor. Çiftçi bilmese de komisyoncu veya tüccarın müstahsil makbuzunu düzenleyip üreticiye ibraz etmesi gerekiyor. Şuna inanın; sisteme uymak, sistemi delmekten çok daha kolay, gelin deneyin bu yıl, çok rahat edeceksiniz.
İbrahim ARI: Bir de her üç tarafın da uyması gereken “Hal Yasası” var, bunu da açıklar mısınız?
Gülsüm Kevser MUT: Hal, kanunun 5957 sayılı yasa ile düzenlenir. Hal ile ilgili bilinmesi gereken en önemli durum, parasını alamayan üreticinin izlemesi gereken yoldur. Bu da şudur: Hal müdürlüğüne başvuracak, komisyoncunun teminatından parasını alacak. Ancak bizde teminatlar çok düşük rakamlar. Büyükşehir Belediyesi’nin meclis kararı ile bu rakamları yükseltmesi gerekiyor. Yani aslında bu komisyonculuk işini; mali gücü olan, Türk Ticari Kanunu’na göre basiretli iş insanı tanımına uyan kişilerin yapması gerekir.
Bakın, 5957 sayılı hal kanunu, madde 5, fıkra 6 ne diyor: Komisyoncular teslim aldıkları malları cinslerine, doğal özelliklerine, standartlarına, gıda güvenilirliğine ve kalitesine ilişkin şartlara göre özenle korumak ve gerekli bilgileri vermek, kanunî kesintileri satış bedelinden düştükten sonra mal bedelini satış tarihinden itibaren on beş iş günü içinde üreticiye veya üretici örgütüne ödemek zorundadır. (Ek cümle: 28/3/2013-6455/68 md.) Vadeli satışlarda bu süre otuz iş günü olarak uygulanır.
İbrahim ARI: Tüm bu özenle özetlediğiniz sorunlar nasıl çözülür?
Gülsüm Kevser MUT: Sendikal mücadeleyi düşünün; taraflar oturuyor kıran kırana mücadele ediyorlar. Bizde üretici tarafı hiç yok, dolayısıyla sacayağı eksik kalıyor. Üretici tarafı olarak Ziraat Odası tarafından bir rehber niteliğinde küçük bir el kitapçığının hazırlanıp, üreticilere dağıtılmasını öneririm. Üreticinin de kendi haklarını savunan kooperatifler ve Ziraat Odası’nın almış olduğu kararlara uyması ve kendi örgütlerine sahip çıkması, saygı duyması gerekiyor. Sağlam bir duruş sergilemesi gerekiyor. Kötü zamanda hatırlanan üretici örgütü ve Ziraat Odası, iyi zamanda da unutulmamalı.
İbrahim ARI: Gülsüm Hanım, çok önemli bilgiler verdiniz, çok önemli konulara değindiniz eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Gülsüm Kevser MUT: Bu kıymetli söyleşi için size teşekkür ederim. Ayrıca yapılan bu toplantının Mut halkının yararına olmasını temenni ederim. Emeği geçenlere teşekkür eder, bol bereketli ve sorunsuz bir kayısı, erik sezonu dilerim.
İbrahim ARI: Biz teşekkür ederiz.