FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 19 Ekim 2023 250 Görüntüleme

SİBİLA’DA BİR GÜN / 4

Buraya gelmeden önce ilk yerleşim yerine indik Kavaközü’nün. Her zaman buradan çok umutlu oldum bir şeyler bulabileceğim konusunda ama şu ana kadar umduğum olmadı. Yine olmadı. Bir tek Sibila sütunu dışındaki onu da daha önceki gelişlerde bulmuştuk.
Hemen ilerimizde patates söken köylülerin yanına uğradık. Sohbet ettik. Yanında olduklarımız Güdük Ali Murat oğlu Hasan Murat. Eşi var yanındaki kendisi biraz sonra gideceğimiz ağılın yanındaki evin sahibi Hakkı Çetin’in kızı olur. Hasan’ın dayısı kızı. Daha önce karşılaştığımızda biraz çekinik bir duruşu vardı. Öz güveni gelişmiş gördüm bu defa. Anadolu kadınına özgü. Sohbet ederken birkaç fotoğraf çektim. Kavaközü grubunda paylaşıyorum. Dönüşte birkaç yapıdan fotoğraflar çektim yeniden.
Yolumuz üzerinde Köse Ahmet Ak dayının evi var. Hemen bitişiğinde kardeşi Köse Mustafa Ak dayının evi. Bu iki evin sahibi de Sibila arazisi sahibi. Gözüm buralarda. Bu defada durduk. Ahmet dayı evinde iki, Mustafa dayı evinde iki bulguya ulaştık, fotoğrafladık. Heyecan tavan. Aradıklarımız bunlar. Sibila’ya dair tespitlerimizi, taşta toprakta görebileceğimiz izler. Bunlardan merdiven arkasında kalmış olan, Sibila birinci etek katmanında bulduğumuz sanatsal taşın bir parçası olmalı. Hemen altındaki kısımda bulunan, bilinçli olarak buraya yerleştirilmiş olduğu kesin olan taşta ise mükemmel bir haç çalışılmış. Dış uçları genişletilmiş ve üzerinde hayvan figürleri işli. Bunları göz, balık, kurbağa, kaplumbağa olarak tespit ettim. Balık kısmında okuyamadığım bir yazı görüyorum. Bununla ilgili bir Arkeolog arkadaşımı aradım. Okuyamadı ama Ermenice olduğu konusunda oldukça güçlü kanaate sahip. Bu güçlü bir olasılık bence de. Son yerleşimi itibarı ile Sibila bir Ermeni müstahkem mevki. Bir Prens tarafından ya da Üçüncü Haçlı Ordusu Komutanı Barborassa’yı karşılamak için Sibila’ya gelmiş bir Prens yönetiminde. Bir kale kent. O tarih itibarı ile Çukurova Ermeni Prensliği’nin Kuzeyini koruyan. Yaklaşık olarak bin seksen yılı civarından bu yana ayakta olan. Çözümlemeye devam, bakalım ne çıkacak. İki taşın üzerinde yazılarda var, ama bunlardan birinde olan yazıların bir kısmı şu an bulunduğu yapı yapılırken yazılmış olabilir diye düşünüyorum. Diğerlerini de çözemedim şimdilik. Bitişik evdeki iki bulgudan birinin haç işareti olduğu kesin gibi. Diğeri insan başını andıran, çiçek görünümünde. Bu iki çalışılmış taş da Sibila’dan getirilip, bilerek buralara yerleştirilmiş görünüyor.
Fotoğraflama çalışması tamamlanınca asıl hedefimiz olan Mustafa dayının çardağına yöneldik. Bu gün için iki yapıda Hakkı Çetin büyüğümüzün çocuklarında. Kendisine vermek için aldığımız çocuk yiyeceklerini vereceğimiz çocuk da bu evde oturuyor. Kendisi yok ama annesi var. Bir süre sohbet ettik. Armağanlarımızı verdik. Diğer bina yapılırken ağıl diye yapılmış. Ağıl küçükbaş hayvan barınağıdır. O günler için tam kapalı yapılan binalarda küçükbaşlar sadece korunur. Besleme dışarı konulmuş teknelerde yapılır. Suyu akarsulardan içirilir. Köse Mustafa dayı burayı ne kadar kullandı, kullanmadı mı hiç hatırlamıyorum. İlerleyen zamanda bitişikteki evin sahibi Hakkı Çetin’in oğlunun biri satın almış. Büyükbaş besiciliği yapmış. Şimdi boş. Biz bu binada Sibila’nın izlerini süreceğiz. Çünkü bu yapının ilk sahibi Köse Mustafa dayı, Sibila ören yerinin sahiplerinden. Ulaştığımız bilgiye göre yapının tamam taşı Sibila’dan getirilmiş. Bunun için toprağı kazarak taş çıkarmışlar. Taşlar sökülünce alanda bir çökme yaşanmış. Ne kadar heyecanlı değil mi? Biz de bunun için buradayız. İki bin beş yüz yıllık bir kayıp kentin peşindeyiz.
Hevesle başladık incelemeye. Yavaştan kırıldık. Bir tek izle kaldık. Bu yapı için Sibila’dan getirilmiş iki tür taş var. Köşe taşları ve ara örgü taşları. Bu köşe taşlarının birinde ortasında olanı diğerlerine göre iki kat yüksek, iki yandakiler eşit, içleri yarım santim kadar oyulmuş üç çember. Köşenin altıyla olduğu için sanırım o kısımlarda çemberler tamamlanmamış. Ya da alttaki köşe ile tamamlanıyordu.
Başka bir ize rastlayamamanın hayal kırıklığı ile ev sahibimizin uğurları ile ayrıldık buradan. Gün daralıyor bu arada. Yanı sıra Kömürcü’de bir çalı temizleme işi yapmamız gerekiyor. Bunun için Muhtar Salih Ata’ya uğrayacağız. Bir sürede sohbet edeceğiz. Değerli eşi Nuran köylümüzün güzel çaylarından içeceğiz. Güssün yengeyi selamlayacağız.
Önceki yunaklık, şimdinin kahvesi damında oturup, çay eşliğinde Kavaközü’nü konuşup ayrılırken, vakti biraz hovardaca harcadık ama sohbet güzeldi.
Devam edecek.

Tema Tasarım | Osgaka.com