Çocuk Ahmet
Bizim ailede Ayşe ablam, Ali ağam ve Mahmut ağam bir gruptu. Ben ve Hacı Mehmet de bir gruptuk. Ayşe, Ali ve Mahmut’un aralarında ikişer yaş vardı. Ayşe ablam 1926, Ali 1928 ve Mahmut 1930, ben 1937, Hacı Mehmet 1939 doğumlu idi.
Ablam genç yaşta (18) öldü. Ali ile Mahmut beraber dolaşırlardı. Bu yüzden anamın onlara sözü geçmez. Bütün angarya, yük bana düşerdi. 1943 senesinde memlekette sıtma ve tifo hastalığı vardı. Tifo çok ateşli bir hastalıktı. Hacı Mehmet ve ben bu hastalığa yakalandık. Halk arasında bu hastalığa “oğlanlık” derlerdi.
Hacı Mehmet küçük olduğu için hastalığa dayanamadı. Hastalığı atlattıktan sonra konuşamaz oldu. Hastalanmadan önce ise çok dilli birisiydi. Bu hali nedeniyle Hacı Mehmet de ailede korundu. İşler yine tümüyle bana kaldı.
Anam evde iş yaparken kardeşim Bilal’i benim sırtıma sarardı. Ben onu öylece uzun süre sırtımda taşırdım. Yıllar sonra öğrendim ki o ağırlık benim sırtımda kamburluğa sebep olmuş.
Almanya’da bir doktor bana sen gençken sırtında ağır yük taşımışsın dedi. Ben “hayır” diyecek oldum. Sonra hatırladım ki anam Bilal’i sırtıma sarardı ben sırtımda o ağır yükle oynardım.
O tarihte kim düşünür çocuğun beli kambur olacak diye. Ben küçükken diğer kardeşlerime göre el becerim iyi değilmiş. Anam “Bu bir şey başaramayacak öğretmen okuluna gönderelim en iyisi. Bari öğretmen olsun.” dermiş. Beni Ali veya Mahmut ağamla mukayese edermiş. Oysa Mahmut ile aramda 7 yaş fark var. Bunu hiç düşünmemişler. Tabi büyüdüğüm zaman her hususta hepsinden farklı oldum.
Devamı: Çocukluk Korkularım