FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 1 Kasım 2022 232 Görüntüleme

Mut’ta Uluslararası Resim Heykel Seramik Çalıştayı

Mut’ta Uluslararası Resim Heykel Seramik Çalıştayı düzenlendi. Uluslararası Sanat, Kültür, Eğitim ve Müzecilik Derneği (USKEM) tarafından düzenlenen çalıştaya; 16 ülkeden 35 resim, heykel ve seramik sanatçısı katıldı. Sanat yönetmenliğini USKEM Başkanı Muhammet İnce’nin, kuratörlüğünü Meryem Cavga Akkaya’nın yaptığı ve 7 profesör, 2 doçent, 4 öğretim görevlisinin bulunduğu çalıştaya katılanlar arasında; Kateryna Rudakova, Emine Tokmakkaya, Raghda Abdelmeged, Nervana Abdelmeged, Meltem Usta, Gülümay Çiraz, Leyla Yüksel, Delphine Romon, Tuna Doğan, Mehmet Çelik, Efgan Beyaz, Amarildo Ruçi, Melek Kodat, Gülşen Koca, Agron Mullıqı, Skender Idrızı, Bardhe Buza, Sinem Saydam, Nevin Halis, Yüksel Baydar, Yasemin Uzun, Meryem Akkaya, Birsen Küpeli, Güler Erol, Safet Spahi, Merıta Maloku, Shaaban Baddor, Nilüfer Özkanlı, Semral Öztan, Ergün Arda, Samah Saleh, Sattar Jabbar, Hasan Saydam, Gonca Kılınç, Gehan Elsayed, Nermin Alpar, Diyarhan Altıparmak, Arda Kılınç, Yasemin Yılmaz, Gülay Çoban İnce, Alaybey Karoğlu ve Emma Poppy yer aldı.
3 gün boyunca Bulutbey Otel’de çalışmalarını yapan sanatçılar, çalıştayın son günü, Karacaoğlan Çınaraltı Parkı’nda eserlerini sergiledi. Sergiyi gezerek, eserleri inceleyen Mut Kaymakamı Batuhan Bingöl ve beraberindekiler, sanatçılardan eserleriyle ilgili bilgi aldı.

Ressam Tokmakkaya, “Proje çok güzel.”

Çalıştaya İstanbul’dan katılan resim sanatçısı Emine Tokmakkaya, çalıştayla ilgili duygu ve düşüncelerini paylaştığı açıklamasında, “İstanbul’dan katılıyorum. Aynı zamanda emekli bir resim öğretmeniyim. Uluslararası projeler de hazırlıyorum. İlk kez geldim Mut’a. Kültürü özellikle ilgimi çekti. Kültürel ve tarihi özellikleri çok güzeldi. Proje çok güzel. Uluslararası anlamda, sanatsal açıdan buraya çok şey katacağını düşünüyorum.” dedi.

“Mutlular misafir sever.”

Projede emeği geçenlerin çok çaba sarf ettiklerini belirten ve kendilerine teşekkürlerini ileten Tokmakkaya, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Bazı olumsuzluklar oldu, ama bu olumsuzluklara odaklanmak yerine, bu projede güzel olan şey kültür, sanat ve etkileşim olması. Farklı kültürlerdeki sanatçıları bir araya getirmek ve bu getirilme esnasında da oluşan etkileşimde insanlar hem birbirlerinden bir şey öğrendiler, hem birbirlerine bir şeyler kattılar, diye düşünüyorum. İlk kez geldim, çok mutlu oldum. Bu projede olmaktan dolayı, davet edilmekten dolayı. Özellikle Muhammet İnce’ye ve Meryem Cavga’ya çok teşekkür ediyorum. Mutlulara da misafirperverliği için çok teşekkür ediyorum. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.”

“Sanat birleştirici güçtür, iyileştiricidir.”

Mut’un tanıtıma ihtiyacı olduğunu, eksiklik olarak da belediye yetkililerinin etkinliğe katılmaması ve ilçede bir kültür sanat merkezi olmamasını gösteren Tokmakkaya, “Öğrenciler geldi mesela, çok mutlu olduk. Öğrencilerle sohbet ettiğimde, hepsi çok aç aslında sanata. Çünkü bir şey sunulmazsa halk ne yapacak? Öğrenciler kendisini nasıl ispat edecek? Sanat ikinci plana itiliyor. Belediyecilik sadece bence taş dikmek, yolu yapmak, köprü yapmak değil; bence tam tersi insanların biraz daha sanata yoğunlaşmasını sağlamak, kadınların, çocukların, gençlerin daha çok sanatın içinde olmalarını sağlamak. Sanatın içinde olabilecek projelerde olunması gerekiyor ki gelişme daha sağlansın. Sanat bütün köprüleri birleştirir. Sanatın dili yoktur, sanatın dini yoktur, sanatın inancı yoktur. Sanat; tarihi, kültürü, tam tersi birleştirici güçtür. Aynı zamanda iyileştirici bir güçtür. Sanatla uğraşan insanlar olsa Mut’ta daha farklı olurdu.”

Çalıştaya Romanya’dan katılan Ukraynalı ressam Kateryna Rudakova, Türkiye’ye ve Mersin’e çok kez geldiğini ama Mut’a ilk kez geldiğini belirterek; Mut’u çok güzel bulduğunu söyledi. Rudakova, “Hem doğası çok güzel, tarihi yerleri var, az insan var. Sakinliği benim çok hoşuma gitti. Özellikle Kalesine bayıldım.” dedi.
Organizasyonla ilgili düşüncelerini ve önerilerini paylaşan Rudakova, “Organizasyon tek bir yerde olmalıydı, otelde sergi açılabilirdi. Burada bir sergi salonu olsa daha çok insan gelir. Bugün gelemeyenler, bir başka gün ziyaret edebilirler. Çok güzel bir şehir. Daha fazla şehir gezintisi olmalıydı. Müziğini de tatmak isterdik. Yerel müziklerini hiç görmedik. Yerel sanatçılarını dinlemek çok güzel olurdu. Çocuklarla çalışma yapılabilirdi.” şeklinde konuştu.

Ukraynalı Rudakova, “Savaş çılgınca bir şey. Barış olsun.”

Ülkesinde devam eden Ukrayna-Rusya savaşıyla ilgili sorduğumuz soruyu yanıtlayan Rudakova, “Ülkemde her şey yıkılmış, kırılmış.” dedi. Savaşın bir an önce bitmesini ve barış olmasını isteyen Rudakova, şöyle konuştu: “Biz ülkemizi niye ona hediye edelim. Burası bizim, Ukrayna farklı bir ülke. Zelenski her zaman diyor; savaşı keselim, masaya oturalım, diyor. Protokol imzalayalım, barış olsun. Ama Putin önce tamam, diyor; sonra istemiyor. Neden istemediğini biz de bilmiyoruz. O sadece bütün Ukrayna’yı bana ver, diyor. Ruslar istiyor bizim ülkeyi işgal etmeyi. Savaş dursun. Bunu anlamıyor Ruslar. Çılgınca bir şey. Sınırları işgal etsin, burası benim, desin; biz ülkemizi ona hediye mi edelim? Bunu Rus halkının da anlaması gerekiyor. Sadece liderler değil, halkta bunu istiyor. Rus halkı bunda diretiyor. Onlar bizim ülkeyi işgal etmek istiyor. Gelip yerleşmek istiyorlar. Ama burası bizim ülkemiz. Biz burada kalmak istiyoruz.”

Çalıştaya seramik sanatçısı olarak katılan Adnan Menderes Üniversitesi doktora öğretim görevlisi Mehmet Çelik ise, yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Çelik, “Ben seramikçi olarak katıldım. Orda hem resim, hem seramik yaptım. Seramikçi olarak 2 tane eser getirdim. İkisi de benim son doktora ve doktoradan sonraki çalışma konularım. Biri makale konum, biri tez konusu. Dünyada ve Türkiye’de yapılmış tüm at figürleri üzerine bir çalışma yaptım. Ve kendim, birbirinden farklı, tekrarı olmayan, türevi olmayan 100 kadar bir at figürü formuna ulaştım.” dedi.

Seramik sanatçısı Mehmet Çelik, “Terrakotta atları Hun atları.”

At figürlerine ulaşırken, Çin’deki Terrakotta Ordusundaki (Toprak Askerler) atlarla ilgili farklı bir şey yakaladığını belirten Mehmet Çelik, “Bizim kendi ilk kültürümüzdeki at, o kadar edebiyat sanat dallarında etkin; fakat seramikte de bir o kadar etkin. Çin’de bulunan Terakota atlarında çok farklı bir şey yakaladım. Türk kültüründe atların hep kuyrukları bağlı ve bu bizi simgeleyen bir gelenek, anane. Terakota Çin atları da Hun atları. Hun olmasının nedeni, Hunlardaki atların da kuyrukları bağlı. Çok az kaynaklarda bu konuya yer veriliyor. Böyle bir tezi öne süren çok az kişi var. Ben de bizim hem Şaman kültüründe, gökyüzüne yükselirken, atın ruhuyla bizim yükselme temamız birçok film, destan, makale, yazı her şeyde, bu kadar atın bu kadar etkin olduğunu ön plana çıkarmak için, seramikte bir formda buraya getirdim. Bu formu da burada, artık çalıştayın anlamı, önemini veren, müze kurmak isteyen arkadaşlar kalıcı olarak sergileyecekler.” şeklinde konuştu.

“Sentorlar Asya Türkleri.”

Orduyla birlikte gömülü olan terakota atlarının, o dönemin kaynaklarına göre tarihlendiğinde Hun atları olarak emarelerini gördükleri görüşünü savunan Çelik, Yunan Mitolojisindeki Sentorların da (kısmen insan kısmen at görünümlü yaratıklar) aslında Asya Türkleri olduğunu savladı. Çelik, konuyla ilgili şöyle konuştu: “Bunun yanı sıra bizde mesela Orta Asya Türklerinde, geleneklerimizde kanatlı at figürü var. Bizim bu kanatlı at figürü Tulpar olarak bilinmekte. Biz batıya doğru etkileşimle, Yunan Uygarlığı bunu Pegasusa dönüşüyor. Bizdeki Tulpar, yine kanatlı at figürü bizden gidiyor. Keza Yunan Mitolojisinde Sentorlar var, at adamlar. Asya Türkleri, at üzerinde atı çok iyi kullandıkları için, hızlı hareket ettikleri için, ani manevra ve ok attıkları için bir anda kaybolup bir anda var olmaları, kafalarının atla birleşik olduğu izlenimini düşündürerek; at adamların saldırısına uğradığını mitolojik olarak düşündürerek Sentorlar gelişiyor mitolojide. O bizim aslında Asya Türklerinden korkularından ve korkularıyla birlikte savaşta yenilgileri ve düşmanını daha büyük daha yüce göstermeleri. Bir rivayete göre de Sentorlar aslında Asya Türkleri.”

Mut’la ve çalıştayla ilgili düşüncelerini de paylaşan Mehmet Çelik, “Burası bu kale ve şehri çok menfi bir yerde. Turizm olarak çok az tanıdık, ama bu çalıştayla biz de tanımış olduk. Önemini biz de yeni yeni fark ediyoruz. Halkın katılımını daha çok beklerdik. Biraz sönük kaldı. Reklam ve tanıtım daha iyi olursa; biz halkla kaynaşmak ve halk da bize sorular sorup, bizden geçişler olsun istiyoruz. Ama bu konularda biraz eksik yerlerden biriydi benim gördüğüm, fark etiğim. Bunun yanı sıra güzel olan şey; çok ilkokul çocukları, gençler geldiler ve bunları etkileyebilmiş olmak, onlara bir renk katmamız güzel oldu. Onlar çok meraklıydı, onların meraklılığı. İmzalar aldılar, sorular sordular. Çok hoşumuza gitti. Yeni nesil ilgiliydi; ama bir üst yaş grubu hiç o kadar ilgili değildi.” şeklinde sözlerini noktaladı.

Mut’ta, USKEM tarafından düzenlenen Uluslararası Resim Heykel Seramik Çalıştayı, katılımcılara sertifika verilmesiyle sona erdi.

Tema Tasarım | Osgaka.com